Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin E. 2013/4911 K. 2013/19611 T. 4.11.2013
Taraflar arasında görülen davada İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 25/12/2012 tarih ve 2012/132-2012/386 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili,davalı bankanın dava dışı ...isimli kişinin bankaya olan borçlarından dolayı davacının 18.04.2008 tarihli Nakit Teminat İçin Bloke ve Rehin Talimat Mektubu bulunduğundan bahisle, Finansbank Toptancılar Çarşısı şubesindeki ... sayılı hesabına bloke koyarak ...'ın borcunun bu hesaptan mahsup yoluyla kapatıldığını, oysa verilen rehin blokajı talimatının sadece ...'ın almış olduğu Tüketici Kredisi için olduğunu, bu kredinin borcunun da 08.03.2012 tarihinde kapandığını, davalı bankaya 27.03.2012 tarihinde ihtarname gönderilerek blokajın kaldırılmasının istenildiğini, bloke ve teminat mektubunun davalı banka tarafından hazırlanıp kefil alınıyormuş gibi gösterilerek imzalattırıldığını, rehin blokaj talimatında rehin konusu olan mevduatın ve miktarının belli olmadığını, hangi alacağın teminat altına alınacağının da belirlenmediğini, bu durumun taşınır rehninin belirlilik prensibine aykırı olduğunu, bu nedenle hukuken geçerli olmadığını, kaldı ki ucu açık bir şekilde başkasının tüm borçlarının ömür boyu teminat altına alınmasının yaşamın doğal akışına ve rehnin temel prensiplerine aykırı olduğunu ileri sürerek müvekkilinin davalı bankadaki hesabından kesilen 11.323,51 TL nin en yüksek banka reeskont faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili,davalının verdiği Nakit Teminat İçin Bloke ve Rehin Talimat Mektubu ile banka nezdindeki ... müşteri numarasına bağlı her türlü para birimi üzerinden açılmış ve açılacak tüm hesaplarında mevcut alacaklı bakiyesi ile hesaplara gelecek tüm bedellerin ...'ın bankaya doğmuş ve doğacak vadesi gelmiş ve gelecek hangi para biriminden olursa olsun tüm borç ve yükümlülüklerinin teminatı olmak üzere rehin veren sıfatıyla gayri kabili rücu olarak bankaya rehin ettiğini kabul ettiğini, rehnin tutarının davacının hesaplarında bulunan tutarlar olarak belirli olduğunu, davalının teminat mektubu kapsamındaki alacaklarına 18.04.2008 tarihli Bireysel Tüketici Kredisi, aynı tarihli Kredili Mevduat hesabı, 24.12.2009 tarihli Bireysel Tüketici Kredisi ve kredi kartı sözleşmesinin dahil olduğunu, bunlardan 18.04.2008 tarihli Bireysel Tüketici Kredisinin 08.03.2011 tarihinde ödemeyle kapatıldığını, diğer krediler nedeniyle ise takip yapıldığını, rehnin MK nın 939 ve devamı maddelerinde tesis edildiğini, kapsamının ... sayılı müşteri hesap numarasına bağlı tüm hesap tutarlar faiz ve nemalar olduğunu, dava konusu edilen paranın dava dışı ...'ın kesinleşmiş icra takiplerine konu borçlarına mahsup edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia,bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; M.K 954 ve 955 maddelerine uygun olarak taraflar arasında rehin sözleşmesi yapılmış olup, davacının hem rehin veren ve hem de müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığı,mevduatta bulunan paranın her zaman aynı miktarda kalmayıp, bankada paranın durduğu süreye bağlı olarak faiz geliri ve başka nedenlerle para miktarında değişiklik olabileceği, bu nedenle rehnin tutarının belirlenmesi, belli olması gerekmediği, bu yüzden gerek talimat mektubu içeriği, gerekse M.K'da yapılan düzenlemeler göz önüne alındığında davacının rehnin geçerli olmadığı şeklindeki iddiasının kabul edilmediği, dava tarihi itibarıyla davalı bankanın dava dışı ...'dan 11.603,03 TL alacaklı olduğu ve bu miktar kadar davacı hesabındaki paranın bloke edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 04/11/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Takip talebinde borçlunun T.C. Kimlik numarasının bulunmaması halinde icra müdürlüğü tarafından alacaklıya süre verilmelidir.
YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ E. 2015/27668 K. 2016/4500 T. 18.2.2016 KARAR : Alacaklı tarafından borçlu... hakkında genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine başlandığı, takip talebinde borçlunun T.C. kimlik numarasının belirtilmediği, icra müdürlüğünce yapılan araştırma sonucu tespit edilen T.C. kimlik numarasına göre çıkarılan ödeme emri tebligatının bila tebliğ iade edilmesi üzerine, alacaklı vekilinin belirlenen kimlik numarasının borçluya ait olmayıp yanlış olduğunu belirterek, yeni kimlik numarası ibrazla buna göre yeniden ödeme emrinin tebliğe çıkarılması talebinin icra müdürlüğünce reddedildiği, alacaklının memurluk işleminin iptali talebi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetin reddedildiği anlaşılmıştır. Somut olayda, alacaklı tarafından takip talebinde borçlunun adının doğru olarak yazıldığı ancak T.C. kimlik numarasının bildirilmediği görülmüştür. Bu durumda icra müdürlüğünce alacaklıya borçlunun T.C. kimlik numarasını tamamlaması süre v...
Yorumlar
Yorum Gönder