Ana içeriğe atla

İtirazın iptali davası açmak için 1 yıllık hak düşürücü süre, itirazın tebliğinden itibaren başlar.

YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ 10.10.2022 T. E: 4437, K: 7530 Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile düzelterek yeniden esas hakkında verdiği kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: YARGITAY KARARI Davacı; davalı borçlunun konut finansmanına ilişkin kredi kullandığını, kredi taksitlerinin ödenmemesi üzerine, alacağın tahsili için Konya 8. İcra Müdürlüğünün 2019/3985 Esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlatıldığını ancak davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, Konya 8.İcra Müdürlüğünün 2019/3985 Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptalini, alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; davanın kabulüne, davalının, takip dosyasına bildirdiği itirazın iptaline ve takibin aynen devamına, alacağın %20'si oranında belirlenen 69.206,33 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının takip kesinleştikten sonra yapmış olduğu ödemelere ilişkin iddiaların infaz aşamasında ilgili icra müdürlüğü tarafından değerlendirilmesine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge adliye mahkemesince; ‘---2004 sayılı İcra İflas Kanunun 67. Maddesinin 1. Fıkrası uyarınca, itirazın iptali davalarının bir yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğu açıktır. Bu süre, borçlunun itirazının alacaklıya (davalıya) tebliğ edildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. İcra dosyası incelendiğinde, borçlunun itirazının davacıya tebliğ edilmediği ve icra dosyasında davacı bankanın itirazdan haberdar olduğuna ilişkin bir evrak da yoktur. Ancak davalının Konya 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/426 E. Sayılı dosyasında icra takibinin iptali için dava açtığı, bu davada davacı konumunda olan davalının dava dilekçesinde ödeme emrine itiraz edildiğinden bahsetmediği halde, davacı bankanın 05.07.2019 tarihinde dosyaya sunduğu cevap dilekçesi içeriğinde, davalının ödeme emrine süresinde itiraz ettiğini beyan ettiği anlaşılmıştır. Bu halde, davacı bankanın ödeme emrine itiraz edildiğinden 05.07.2019 tarihinde haberdar olduğunun kabulü gerekecektir. 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu'nun 18A/15. maddesine göre arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez. Eldeki dosyada arabuluculuk sürecinin başladığı 11/05/2020 tarihi ile bittiği 04/06/2020 tarihleri arasında hak düşürücü sürenin işlemeyeceği de açıktır. Bu halde başvurunun yapıldığı 11.05.2020 tarihinden sonra sürenin dolması için 54 gün olduğu ve başvurunun bittiği 04.06.2020 tarihinde sonra ise 54 günlük sürenin 28.07.2020 tarihinde dolduğu, davacı bankanın ise sürenin dolduğu bu tarihten sonra 14.08.2020 tarihinde dava açtığı anlaşılmıştır. O halde ilk derece mahkemesince hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan davanın reddine karar verilmesi ---’ gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Konya 2. Tüketici Mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir. 1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davalının, 30.05.2019 tarihinde hem icra dosyasına itiraz dilekçesi sunduğu,hem de davacıya karşı Konya 1. icra Mahkemesinin 12.07.2019 tarih 2019/426 e.-640 k. sayılı dosyasında ödeme emrinin ve takibin iptali davası açtığı, iş bu davada davacının hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, devam eden süreçte bu sefer davacı bankanın Konya 2. Hukuk Mahkemesinin 2019/154 E. 2020/103 K. sayılı dosyası ile 15/10/2019 dava tarihinde davalı aleyhine itirazın iptali davası açtığı ve iş bu davanın da arabuluculuğa başvurulmadığı gerekçesiyle 06.03.2020 tarihinde dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verildiği ve akabinde 14.08.2020 tarihinde eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmaktadır. İcra ve İflas Kanununun 67. maddesinin birinci fıkrasında; "Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir." hükmü yer almaktadır. HGK’nın 01.03.2017 günlü ve 2015/22-1048 Esas, 2017/380 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere; itirazın iptali davası, bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gereken bir dava olup, açık kanuni düzenlemeye göre dava açma süresi itirazın tebliği ile başlayacaktır. Ödeme emrine itiraz, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak takip alacaklısına tebliğ edilmez ise dava açma süresi başlamayacaktır. Buna göre; itirazın iptali davası açmak için öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre borçlunun itirazının alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren başlar. Bunun dışında bir yol (harici öğrenme v.s) öngörülmemiştir. Nitekim, aynı Kanunun 62/2. madde ve fıkra hükmünde de, itirazın alacaklıya tebliği zorunluluğu getirilmiştir. Somut olayda; alacaklı vekiline itiraz dilekçesinin tebliğ edildiğine ilişkin tebligat evrakı ya da şerhine ilişkin hiçbir kayıt bulunmadığı anlaşılmakla; itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği ve 1 yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı, bu sebeple de itirazın iptali davasının süresinde açıldığı kabul edilmelidir. Mahkemece; işin esası hakkında yapılacak yargılama sonucunda hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. 2- Davalı Vel....’ un dosyaya 18.07.2022 tarihli sunduğu dilekçesinde; davasından feragat ettiğine yönelik beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı tarafça sunulan bu dilekçenin açıklattırılarak, eldeki davadaki talebinin ne olduğu hususunun net bir şekilde tespiti gerektiği anlaşılmaktadır. Nitekim davalının tespit edilen beyanı davadaki talebini net olarak ortaya koymaya yeterli değildir. 3-Bozma nedenlerine göre, şimdilik davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir. HÜKÜM: Yukarıda 1. ve 2. bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 371. maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, 3. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 10/10/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bakiye borç muhtırasına itiraz - İİK md 33/2 uyarınca süresiz şikayete tabi olduğu

YARGITAY 8. HD. 10.01.2018 T. E: 2015/15797, K: 177 Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. Borçlu vekili, Tekirdağ 1. İcra Dairesi’nin 2009/5875 Esas sayılı dosyasında 17/06/2014 tarihinde tarafına gönderilen muhtıranın adreste bulunamama nedeniyle tarafına ulaşmadığını, ödeme emrinde 142.420.59 TL ödenmeyen nafakanın bulunduğunun bildirildiğini, ancak kendisinin böyle bir borcu bulunmadığını belirterek takibin durdurularak borcun yeniden hesaplanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davalı tarafın yapılan ödemelerin nafaka amaçlı olmadığını iddia ve ispat etmediği gerekçesi ile borçlunun takipten sonra yapmış olduğu ödemeler de hesaba katılmış, takibe dayanak ilamın gerekçe kısmında her üç nafaka alacaklısı için eşit nafaka taktir edildiği, daha doğrusu bu yöndeki protokolün tasdik ...

Takip talebinde borçlunun T.C. Kimlik numarasının bulunmaması halinde icra müdürlüğü tarafından alacaklıya süre verilmelidir.

YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ E. 2015/27668  K. 2016/4500 T. 18.2.2016 KARAR :  Alacaklı tarafından borçlu... hakkında genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine başlandığı, takip talebinde borçlunun T.C. kimlik numarasının belirtilmediği, icra müdürlüğünce yapılan araştırma sonucu tespit edilen T.C. kimlik numarasına göre çıkarılan ödeme emri tebligatının bila tebliğ iade edilmesi üzerine, alacaklı vekilinin belirlenen kimlik numarasının borçluya ait olmayıp yanlış olduğunu belirterek, yeni kimlik numarası ibrazla buna göre yeniden ödeme emrinin tebliğe çıkarılması talebinin icra müdürlüğünce reddedildiği, alacaklının memurluk işleminin iptali talebi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetin reddedildiği anlaşılmıştır. Somut olayda, alacaklı tarafından takip talebinde borçlunun adının doğru olarak yazıldığı ancak T.C. kimlik numarasının bildirilmediği görülmüştür. Bu durumda icra müdürlüğünce alacaklıya borçlunun T.C. kimlik numarasını tamamlaması süre v...

Kamu düzenine aykırı işlemlerin süresiz şikayete konu olacağı.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU'NUN 10.11.2020 TARİH, 2017/8-2833 Esas 855 Karar 1. Taraflar arasındaki "şikâyet” isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, Muğla İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen takibin iptaline ilişkin karar alacaklılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına direnilmiştir. 2. Direnme kararı alacaklılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. 3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü: I. İNCELEME SÜRECİ Borçlu İstemi: 4. Borçlu vekili 28.09.2015 tarihli şikâyet dilekçesinde; alacaklı tarafından başlatılan ilâmlı icra takibine dayanak Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.07.2015 tarihli ve 2014/202 E., 2015/463 K. sayılı ilâmında 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)'nun şahsın hukuku babında düzenlenen kişilik haklarına saldırı sebebiyle manevi tazminata hükmedildiğini, aile ve kişiler hukukuna ilişkin hükümler k...