YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ 09.03.2021 T. E: 2020/2447, K: 2436
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, dahili davalı TOKİ Başkanlığı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı vekili, davacıya kasko poliçesiyle sigortalı bulunan aracın, yol zeminindeki bozukluk ile rögar kapağının yol seviyesinden yüksekte ve açıkta olması nedeniyle maddi hasarlı kaza yaptığını, davalı İSKİ'nin rögar kapağının bakım ve yapımı nedeniyle, davalı belediyenin de yol çalışması yapılan yerde gerekli önlemleri almamak suretiyle hizmet kusuru bulunduğunu, davalı tarafın kazada 4/8 kusurlu olduğunu, kaskolu araçtaki hasar nedeniyle ödenen 6.872,00 TL'den davalı tarafın kusuruna denk gelen 3.436,00 TL'nin ödeme tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı İSKİ Genel Müdürlüğü vekili, davaya konu alacağın zamanaşımına uğradığını, kaza mahallinde davalı tarafından yapılan bir çalışma olmadığını, yol bakımındaki eksiklik nedeniyle sorumluluğun Belediye'ye ait olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dahili davalı Toki'ye usulüne uygun tebligat yapılmamıştır.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; açılan davanın TOKİ yönünden kısmen kabulü ile 3.436,00 TL'nin 18.04.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte TOKİ'den alınarak davacıya verilmesine, davanın İBBB ve İSKİ Genel Müdürlüğü yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, dahili davalı TOKİ Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, trafik kazasında zarar gören aracın Kasko sigortacısı davacı tarafından ödenen hasar bedelinin davalılardan rücuen tahsiline yönelik tazminat davasıdır.
Dava, davalılar İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi aleyhine açılmıştır.
Davacı vekili dahili dava dilekçesi ile Dairenin bozma kararı sonrası alınan kusur raporuna göre TOKİ'nin davaya dahil edilmesini talep etmiştir. Mahkemece 17.06.2019 tarihli ara karar ile HMK 124 gereği TOKİ Başkanlığı'nın davaya dahil edilmesine karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK'nun 124/1 maddesindeki usuli işlem yapılmadığı gibi 124/3. maddesinde yer alan “maddi hatadan kaynaklanan ve dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilir.” düzenlemesi dışında dahili dava yolu ile taraf değişikliğine gidilmesi mümkün değildir. Usul hukukumuzda dahili dava müessesesi bulunmayıp, HUMK'nın 49-52 maddeleri (6100 S.HMK.md.61 vd.) uyarınca, dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen kişi, dava açıldıktan sonra ihbar ya da dahili dava dilekçesi ile davada taraf sıfatını kazanamayacağı gibi, ıslah yoluyla dahi davada taraf değişikliğinin olanaklı bulunmadığı ve husumetin mahkemece re'sen dikkate alınması gerektiği açıktır.
Bu duruma göre dahili dava dilekçesiyle davaya dahil edilen TOKİ Başkanlığı hakkında usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığından ve davada taraf sıfatı taşımadığından, hakkında hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle dahili davalı TOKİ Başkanlığı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden dahili davalı TOKİ Başkanlığına geri verilmesine 09/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 8. HD. 10.01.2018 T. E: 2015/15797, K: 177 Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. Borçlu vekili, Tekirdağ 1. İcra Dairesi’nin 2009/5875 Esas sayılı dosyasında 17/06/2014 tarihinde tarafına gönderilen muhtıranın adreste bulunamama nedeniyle tarafına ulaşmadığını, ödeme emrinde 142.420.59 TL ödenmeyen nafakanın bulunduğunun bildirildiğini, ancak kendisinin böyle bir borcu bulunmadığını belirterek takibin durdurularak borcun yeniden hesaplanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davalı tarafın yapılan ödemelerin nafaka amaçlı olmadığını iddia ve ispat etmediği gerekçesi ile borçlunun takipten sonra yapmış olduğu ödemeler de hesaba katılmış, takibe dayanak ilamın gerekçe kısmında her üç nafaka alacaklısı için eşit nafaka taktir edildiği, daha doğrusu bu yöndeki protokolün tasdik ...
Yorumlar
Yorum Gönder