YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ 2023/1939 Esas 2024/5406 Karar 01.07.2024
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ilk Derece Mahkemesince
davanın reddine karar verilmistir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince basvuruların esastan
reddine karar verilmistir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz sartı ve
diger usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar
verildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, geregi
düsünüldü.
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili bankanın ..... Subesi ile davalı arasında Genel
Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözlesmeleri imzalandıgını, anılan kredi sözlesmesine dayanılarak kredi
müsterisi firmaya müvekkili banka tarafından kredi kullandırıldıgını, kullandırılan kredilerin geri
ödenmemesi üzerine hesapların kat edilip davalı hakkında baslatılan icra takibine davalının itirazının
haksız oldugunu ileri sürerek vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmistir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkilinin dava dısı ..... Otomotiv San.Tic. Ltd. Sti. adına
düzenlenen 31.05.2012 tarihli genel kredi sözlesmesine kefil oldugunu, davacının, asıl borçlunun
kullandıgı-kullanacagı kredilerden dogmus ve dogacak borçlarına, mevcut ve gelecekteki diger
kefillerden bagımsız olarak 160.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere müvekkilinin müteselsil kefil oldugu
beyanını içeren tarihsiz bir belge sundugunu, ancak bu belgenin müvekkilin eli ürünü olmadıgını,
altındaki imzanın ise müvekkiline ait olup olmadıgının belirli olmadıgını, müvekkilinin imzalamıs
oldugu belgenin sadece o dönem asıl borçlu ..... Otomotiv tarafından çekilen 160.000,00 TL'lik
krediye iliskin oldugunu, asıl borçlunun o dönem almak istedigi dükkan için gerekli olan meblag kadar
davacıdan kredi basvurusunda bulundugunu, söz konusu kredinin onaylanıp kredi ile satın alınan dükkan
üzerine ipotek konuldugunu, müvekkilinin sadece bu kredi sözlesmesine kefil olma niyeti ile imza
attıgını, bu kredinin ise vadesinde ödenerek kapatıldıgını ve söz konusu dükkan üzerindeki ipotegin fek
edildigini, ancak asıl borçlu ve davacı bankanın, kaldırılan ipotekle ilgili müteselsil kefil olan
müvekkiline bilgi vermedigini, tasınmazın asıl borçlu tarafından 3. bir sahsa satıldıgını, bankanın
alacagını ipotekli gayrimenkul üzerinden alma imkanı varken ipotegi fek edip sözlesme kefiline
yönelmesinin hukuka aykırı oldugunu, asıl borçlunun kullanmıs oldugu bir baska krediye iliskin
ödemelerin aksaması üzerine, davacı bankanın, asıl borçluya sınırsız kefaleti oldugunu iddia ettigi Genel
Kredi Sözlesmesi üzerinden müvekkili hakkında icra takibi baslattıgını, kefilin sadece kefil olarak
imzaladıgı kredi sözlesmesi geregi ödenmemis borçlardan sorumlu tutulabilecegini, müvekkilinin
kefaletten rücu ettigine dair davacıya Ankara ....Noterliginin 20.01.2016 tarihli ve ..... sayılı yevmiye
ile bildirimde bulundugunu, davacının takibe geçmeden önce müvekkiline ihtarname keside etmedigini
savunarak davanın reddini istemistir.
III. ILK DERECE MAHKEMESI KARARI
Ilk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bilirkisi raporuna göre takibe konu
borçlu cari hesap ve kredili mevduat hesaplarının davalının kefaletinin bulundugu sözlesmeye istinaden
açılıp kullandırılmıs olması nedeniyle davalının bu kredi borçlarından sorumlu oldugu, depo talebine
isikin sözlesmede kefilin sorumluluguna iliskin açık düzenleme bulunmadıgı, takipten sonra yasal
yükümlülük tutarları ödenen çeklerden kaynaklı nakit riskin davacı Banka ile dava dısı asıl borçlu sirket
arasında akdedilen 30.06.2014 tarihli Genel Kredi Sözlesmesi kapsamında kaldıgı, davalının 30.06.2014
tarihli sözlesmede kefaleti bulunmadıgı için sözlesmeden kaynaklı riskten sorumlu tutulamayacagı,
davalı tarafa ihtarname keside edilmedigi için davalının temerrüdünün takip tarihi itibariyle olustugu,
davalı kefilin sorumlu olacagı toplam tutarın 71.938,52 TL oldugu, dosyaya sunulu 19.11.2012 tarihli ve
31918 yevmiye no.lu ipotek belgesi bilgilerine göre 19.11.2012 tarihinde 350.000,00 TL tutarında davacı
Banka lehine ipotek tesis edildigi ve bu ipotegin 25.11.2015 tarihinde terkin edildigi, ipotekli
gayrimenkulun 25.11.2015 tarihinde Sefa Özyılmaz adlı sahsa satısından dolayı üzerindeki ipotegin
terkin edildigi, asıl borçlu sirketin genel kredi sözlesmelerinin teminatı olmak üzere sirket yetkilisi S.Y.'in maliki oldugu tasınmazın 19.11.2012 tarihinde davacı bankaya ipotek edilmesine ragmen,
sirketin basvurusu üzerine kefilin muvafakatı alınmadan, ayrıca kefilin haberi olmadan anılan tasınmazın
3. kisiye satılması için 25.11.2015 tarihinde ipotegin terkin edildigi, davalı kefilin davacı bankaya
hitaben keside ettigi Ankara 16. Noterliginin 20.01.2016 tarih 01558 yevmiye no.lu ihtarnamesi ile
kefillikten feragat ettigini bildirdigi, dava açıldıgı tarihte yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar
Kanunu'nun 592 ve 596 ncı maddeleri birlikte degerlendirildiginde, kefilin açık muvafakati olmadan
ipotegin fekedilemeyecegi, davalının imzasının bulundugu kredi sözlesmesine iliskin kefaletin usulüne
uygun yapıldıgı, ancak davacının, aynı genel kredi sözlesmesinin teminatı olarak alınan ipotegi kefilin
muvafakatını almadan kefilin durumunu agırlastıracak sekilde fekkettigi, ipotegin kaldırılmasından sonra
ipotek konusu tasınmazın 3. kisiye satıldıgı, dolayısıyla davalı tarafından yapılan itirazın yerinde oldugu
gerekçesiyle davanın ve davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmistir.
IV. ISTINAF
A. Istinaf Yoluna Basvuranlar
Ilk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karsı süresi içinde taraf vekilleri istinaf
basvurusunda bulunmustur.
B. Istinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; fek edilen ipotegin 6098 sayılı Kanun'un yürürlük tarihi
olan 01.07.2012 tarihinden sonra, asıl borçlu olmayan 3. kisi S.Y. tarafından 19.11.2012
tarihinde tesis edildigini ve 04.12.2015 tarihinde fek edildigini, somut olayda 6098 sayılı Kanun'un 596
ile 592 maddelerinin uygulandıgını, ancak müteselsil kefil olan davalının alacaklı bankaya halef
olabilmesi için öncelikle ifada bulunması gerektigini, ancak davalı tarafından müvekkili bankaya hiç
ifada bulunulmadıgını, bu nedenle verilen karar ile davalının müvekkili aleyhine sebepsiz zenginlestigini,
halefiyet hakkının kullanılabilmesi için ipotegin sadece kefalet anında var olması ya da bizzat asıl borçlu
tarafından özellikle bu alacak için verilmis olması gerektigini, somut olayda ipotegin asıl borçlu
tarafından degil 3. kisi tarafından verildigini, bu nedenle kefilin durumunun agırlasmasının söz konusu
olmadıgını, mahkemece davalının BCH ve kredili mevduat hesabı hakkında sorumlu oldugu tespit
edilmis olsa da çek yaprakları bedelinin faiziyle birlikte depo edilmesi hakkındaki hususun hatalı
oldugunu, davalı tarafından yargılama asamasında tüm dilekçeler ve beyanlar sunulduktan sonra
17.04.2018 tarihinde yeni bir cevap dilekçesi niteliginde ve savunmayı genisleten dilekçe sunuldugunu,
bu dilekçeye muvafakatları olmadıgı beyan edilmesine ragmen mahkemece savunmayı genisleten isbu
dilekçe dikkate alınarak dosyanın tekrar iki defa bilirkisi incelemesine gönderilerek yargılamanın sil
bastan tekrarlandıgını, bu hususun emredici hükümlere aykırı oldugunu belirterek Ilk Derece Mahkemesi
kararının kaldırılmasını istemistir.
2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi
gerektigini belirterek Ilk derece Mahkemesi kararının bu yönü ile kaldırılmasını istemistir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava dısı asıl borçlunun
davacı banka yararına borçlarının teminatını teskil etmek üzere dava dısı S.Y.'in maliki oldugu
tasınmaz üzerinde 19.10.2012 tarihli 350.000,00 TL limitli ipotek tesis edildigi, ipotegin 25.112015
tarihinde davalının rızası alınmaksızın fek edildigi ve aynı tarihte tasınmazın yine dava dısı Sefa
Özyılmaz isimli sahsa satıldıgı, ipotegin fekkinden dolayı kefilin sorumlulugunun agırlastırıldıgı, 6098
sayılı Kanun'un 592 nci maddesinin birinci fıkrasında alacaklının, alacagın özel güvencesi olmak üzere
elde ettigi rehin haklarını, güvenceyi ve rüçhan haklarını yalnızca ve mutlaka asıl borçludan temin
etmesine yönelik özel bir sart bulunmadıgından, 3. kisilerden elde edilen güvencelerin de 592 nci madde
kapsamında degerlendirilmesi gerektigi, fek edilen ipotek bedeli isbu davada hesaplanan kefilin
sorumlulugunun üstünde oldugundan 592 nci maddenin son fıkrası nazara alındıgında davalı kefil
yönünden talep edilebilecek bir alacagın bulunmadıgı, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar
verilmesine bir isabetsizlik görülmedigi, davalı vekilinin istinaf itirazlarına gelince, dosya kapsamında
davacının icra takibi yapmakta kötü niyetli olduguna iliskin bilgi ve belge bulunmadıgından davalı
vekilinin istinaf itirazlarının da yerinde görülmedigi gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf basvurularının
esastan reddine karar verilmistir.
V. TEMYIZ
A. Temyiz Yoluna Basvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karsı süresi içinde davacı vekili temyiz
isteminde bulunmustur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde, istinaf asamasındaki itirazlarını yineleyerek Bölge Adliye
Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmistir.
C. Gerekçe
1. Uyusmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, genel kredi sözlesmesine kefalet nedeniyle baslatılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine
iliskindir.
2. Ilgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci
fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6098 sayılı Kanun'un 592 nci maddesinin birinci ve son fıkraları
3. 2004 sayılı Icra ve Iflas Kanunu'nun 67 nci maddesi.
3. Degerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci
maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlıgı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karsılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere,
uyusmazlıga uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki iliskinin nitelendirilmesine, dava sartlarına,
yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olup davacı
vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte
görülmemistir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci
fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Asagıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın Ilk Derece Mahkemesine, kararın bir örneginin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.07.2024 tarihinde oy birligiyle karar verildi.
YARGITAY 8. HD. 10.01.2018 T. E: 2015/15797, K: 177 Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. Borçlu vekili, Tekirdağ 1. İcra Dairesi’nin 2009/5875 Esas sayılı dosyasında 17/06/2014 tarihinde tarafına gönderilen muhtıranın adreste bulunamama nedeniyle tarafına ulaşmadığını, ödeme emrinde 142.420.59 TL ödenmeyen nafakanın bulunduğunun bildirildiğini, ancak kendisinin böyle bir borcu bulunmadığını belirterek takibin durdurularak borcun yeniden hesaplanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davalı tarafın yapılan ödemelerin nafaka amaçlı olmadığını iddia ve ispat etmediği gerekçesi ile borçlunun takipten sonra yapmış olduğu ödemeler de hesaba katılmış, takibe dayanak ilamın gerekçe kısmında her üç nafaka alacaklısı için eşit nafaka taktir edildiği, daha doğrusu bu yöndeki protokolün tasdik ...
Yorumlar
Yorum Gönder