YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ 26.02.2014 29529 E., 3943 K.
Şikayetçi N. Bıyık, ihale konusu taşınmaz için satışın durdurulması talepli İstanbul Anadolu 6. Aile Mahkemesinin 2014/46 Esas sayılı dosyasında dava açtığını ve 22.01.2014 tarihinde satışın durdurulmasına karar verildiğini, bu kararın 20. icra müdürlüğüne gönderilmesi gerekirken 2. icra müdürlüğüne gönderildiğini, müvekkilinin bu durumdan 30.01.2014 tarihinde haberdar olduğunu belirterek ihalenin feshine karar verilmesini talep etmiştir.
İcra memurunun işleminin yasaya veya olaya uygun bulunmaması nedeniyle icra mahkemesine başvurularak şikayet yolu ile kaldırılmasının istenmesi, kural olarak (7) günlük süreye tabidir. Şikayet süresi, şikayet konusu işlemin öğrenildiği günden başlar (İİK.nun 16/1). Bu kuralın iki önemli istisnası vardır:
1 -Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet olunabilir (m. 16/2). Bu hükmün amacı, ilgilileri icra memurunun bir hakkı yerine getirmekten kaçınmasına karşı korumaktır.
2-Kamu düzenine aykırı olan işlemlere karşı da süresiz şikayet yoluna gidilebilir. A.an ilke doktrinde benimsenmiş ve Yargıtay uygulamalarında da kabul edilmiştir.
Satış hazırlıkları, arttırma ve ihale ile ilgili olarak icra müdürlüğünce yapılan işlemlerde İİK'nun 16/2. maddesinde öngörüldüğü gibi bir hakkın yerine getirilmemesi halinde, kamu düzenini ilgilendiren bir yolsuzluk söz konusu olacağından bu yolsuzluğa karşı; şikayete konu işlemi iptal ettirmekte hukuki yararı olan herkes süresiz olarak şikayet yoluna başvurabilir.
İİK'nun 134/7. maddesinde öngörülen bir yıllık süre satış ilanı tebliğ edilmemiş olması veya satılan malın esaslı vasıflarında hataya düşme veya ihaleye fesat karıştırmaya ilişkin olarak öngörülmüştür. Süresiz şikayete ilişkin Kanunda bir hüküm bulunmamasına rağmen Kanunun süresiz şikayeti de İİK'nun 134/7. maddesi gereğince 1 yıllık süreye bağladığını kabul etmek gereklidir.
Somut olayda şikayetçi N. B. tarafından borçlu L. B. ile C...Faktoring Hizmetleri A.Ş. aleyhine 15.01.2014 tarihinde açılan dava ile ihaleye konu İstanbul ili Ü.iye ilçesi İstiklal Mah. 359 ada 4 parselde bulunan dairenin tapu kaydına aile konutu şerhi konulması ve ipoteğin kaldırılmasının talep edildiği, İstanbul Anadolu 6. Aile Mahkemesinin 2014/46 E sayılı dosyasında 22.01.2014 tarihli ara karar ile satışın durdurulmasına karar verildiği, ancak satışın durdurulmasına ilişkin bu kararın yanlışlıkla İstanbul Anadolu 2.İcra Müdürlüğüne gönderildiği ihale tarihinden önce tedbir kararının ihalenin yapıldığı İstanbul Anadolu 20. İcra Müdürlüğüne sunulmaması nedeniyle ihalenin 23.01.2014 tarihinde yapıldığı anlaşılmıştır.
Bu durumda İstanbul Anadolu 6. Aile Mahkemesinin 2014/46 E sayılı dosyasında satışın durdurulmasına karar verilmesine rağmen satışın gerçekleştirilmesi doğru değildir Bu nedenlerle şikayetin kabulü ile ihalenin iptaline karar vermek gerekirken şikayetin aktif husumetten reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir.
HÜKÜM : Şikayetçinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 8. HD. 10.01.2018 T. E: 2015/15797, K: 177 Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. Borçlu vekili, Tekirdağ 1. İcra Dairesi’nin 2009/5875 Esas sayılı dosyasında 17/06/2014 tarihinde tarafına gönderilen muhtıranın adreste bulunamama nedeniyle tarafına ulaşmadığını, ödeme emrinde 142.420.59 TL ödenmeyen nafakanın bulunduğunun bildirildiğini, ancak kendisinin böyle bir borcu bulunmadığını belirterek takibin durdurularak borcun yeniden hesaplanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davalı tarafın yapılan ödemelerin nafaka amaçlı olmadığını iddia ve ispat etmediği gerekçesi ile borçlunun takipten sonra yapmış olduğu ödemeler de hesaba katılmış, takibe dayanak ilamın gerekçe kısmında her üç nafaka alacaklısı için eşit nafaka taktir edildiği, daha doğrusu bu yöndeki protokolün tasdik ...
Yorumlar
Yorum Gönder