müteselsil kefil hakkında icra takibine başlanılabilmesi için kendisine takipten önce ihtar gönderilmesine gerek yoktur
T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Esas Karar
2012/18477 2013/16879
26.09.2013
Taraflar arasında görülen davada Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 17/08/2012 tarih ve 2012/203-2012/203 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi ihtiyati haciz talep eden (alacaklı) vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi İçinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Sibel Demir Saldırım tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
İhtiyati haciz isteyen vekili, müvekkili banka tarafından dava dışı Sarı Konut Sanayi Ticaret ve Limited Şirketi lehine ve Muhammed Özsarı'nın müşterek ve müteselsil kefaletiyle krediler kullandırıldığını, söz konusu kredinin ödenmemesi üzerine hesabı 13/07/2012 tarihli itibariyle kat edildiğini, kredi hesaplarının kapatıldığını ve borcun ödenmesi gerektiği hususlarını içeren ihtarın Çorlu 7. Noterliğinin 16/07/2012 tarih ve 05734 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile tebliğe çıkarıldığını ve söz konusu ihtarnamenin muhataplara tebliğ edilmesine rağmen borç gününe kadar ödenmediğini, müşterek borçlu ve müteselsil kefil Muhammed Özsarı'nın Genel Kredi Sözleşmesinde bulunan kefaletine göre borcun tamamından sorumlu olduğunu, borçlunun, borcunun herhangi bir teminatının bulunmadığını belirterek, borçlunun toplam 341.200,43 TL olan borç miktarınca menkul ve gayrimenkul malları ile 3.şahıslardaki hak ve alacaklarının teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, borçlu Muhammed Özsarı adına ödememezlik ihtarnamesi tebliğ edilerek, temerrüde düşürülmediği gerekçesiyle, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, ihtiyati haciz talep eden vekili temyiz etmiştir.
Talep, genel kredi sözleşmesine dayalı olarak ihtiyati haciz istemine ilişkindir.
Alacaklının müteselsil kefile başvurma koşullarının düzenlendiği 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 586. maddesine göre, kefil; müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için; borçlunun ifada gecikmesiyle, ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir. Buna göre, borçlunun ifada gecikmesi tek başına yeterli olmayıp ifada gecikmiş olan borçluya ihtar, gönderilmesi ve bunun da sonuçsuz kalması gerekmektedir.
Ancak borçlunun ödeme güçsüzlüğü içinde bulunması halinde, diğer şartların aranmasına gerek yoktur. Ayrıca kanunda, müteselsil kefile ihtar çekilmesi şartı aranmamaktadır. Müteselsil kefile ihtar çekilmesi, sadece onun takipten önce temerrüde düşürülmesi ile ilgili bir sorundur. İİK'nun 68/b maddesinde, "borçlu cari hesap veya kısa, uzun, orta vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı faiz tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter aracılığıyla göndermek zorundadır. Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur, yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır" düzenlemesi bulunmakta olup, kat ihtarının ilgili maddede belirtilen adrese tebliğe çıkarılması yeterli kabul edilmiştir.
Somut olayda, asıl borçluya, ihtiyati hacze konu kredi borcuna ilişkin olarak, sözleşmedeki adresine kat ihtarı çıkarıldığı ve bila tebliğ döndüğü, İİK'nun 68/b maddesi uyarınca borcun muaccel hale geldiği, ihtarın sonuçsuz kaldığı ve TBK'nun 586. maddesine göre, müteselsil kefilin takip edilebileceği ve ihtiyati haciz istenebileceği anlaşılmakla, ihtiyati haciz talebinin kabulü gerekirken, yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın ihtiyati haciz isteyen alacaklı yararına bozulması gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, ihtiyati haciz isteyen alacaklı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın ihtiyati haciz isteyen alacaklı yararına bozulmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 26.09.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Yorumlar
Yorum Gönder