T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/18206
K. 2017/11140
T. 21.9.2017
Alacaklı tarafından borçlular hakkında başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinin kesinleşmesinden sonra, şikayetçilerin; alacaklının talebi ile borçlulardan ... ... ...'ın murisleri olan ... ... ve ... ...'dan intikal eden muhtelif taşınmazlarda borçluya isabet edecek payların haczedildiğini, oysa ki adı geçen borçlunun miras bırakanın mirasını mahkeme kararıyla reddettiğini, borçlu ... ... ...'ın mirasçısı ve aynı zamanda takip borçlusu olan ... ...'ın da ... ... ve ... ...'ın mirasını reddettiğini, şikayetçilerin ... ... ve ... ...'ın mirasçıları olduğunu ve haczedilen taşınmazların tapuda şikayetçiler adına kaydedildiğini, şikayetçilerin borçlu sıfatları da bulunmadığını belirterek icra müdürlüğünden söz konusu hacizlerin kaldırılması talebinde bulunduklarını, anılan istemin icra müdürlüğünce reddedilmesi üzerine icra mahkemesine yaptıkları başvurunun mahkemece, icra müdürlüğünün ret kararında yer alan itirazın iptali davasının neticesinin beklenmesi gerektiği ve ... .... Asliye Hukuk Mahkmesi'nin 2015/475 Esas sayılı dosyasında görülen davada verilen taşınmazların devrini önleyici ihtiyati tedbir kararının tapu siciline işlendiğine ilişin gerekçelerine itibar edildiği belirtilerek, şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir.
Her ne kadar mahkeme kararının gerekçesinde; takip borçlularının icra dairesinde yaptıkları borca itiraz üzerine alacaklı tarafından açılan itirazın iptali davasının sonucunun beklenmesi gerektiği belirtilmiş ise de; borçlular vekilinin 28.....2013 tarihli icra müdürlüğüne hitaben sunduğu dilekçeyle takip konusu borç kabul edilerek tüm itiraz taleplerinden feragat ettikleri ve takibi kesinleştirdikleri bildirilmiş, bu beyan borçlu tarafından itirazın iptali davasının görüldüğü ... ... .... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ........2013 tarih, 2013/319 - 522 Esas ve Karar sayılı dosyasına sunulmuş, alacaklının da borçlular ile aralarında protokol imzalanması ve itirazdan feragat edilmesi sebebiyle davanın konusuz kaldığını bildirmesi üzerine adı geçen mahkemece konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş bilahare icra müdürlüğü ... ... .... Asliye Ticaret mahkemesi'ne gönderdiği ....04.2015 tarihli müzekkere ile takibin kesinleştiğini bildirmiş olmakla bu durumda takibin kesinleşmiş olduğu ve şikayete konu hacizlerin de takibin kesinleşmesinden sonra konulduğu sabit olup, şikayete konu haciz tarihinden önce kesinleşmiş olan takibe dayalı itirazın iptali davasının beklenmesi gerektiğine dair mahkeme gerekçesi yerinde değildir.
Öte yandan, TMK'nun en yakın mirasçıların tamamı tarafından ret başlıklı 612. maddesiyle; ''En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflâs hükümlerine göre tasfiye edilir.
Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir.'' şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Somut olayda, kök murisler ... ... ile ... ...'ın tek mirasçısının borçlu ... ... ... olduğu, adı geçen borçlu tarafından ... ... .... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin ....01.2015 tarih ve 2015/36 E.- 29 K. sayılı kararıyla muris ... ...'ın, ... ... .... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin ........2015 tarih ve 2015/41 E.- 67 K. sayılı kararıyla da muris ... ...'ın mirasının reddedildiğinin tespitine karar verildiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, borçlunun bu aşamadan sonra muristen intikal eden taşınmazlar üzerinde herhangi bir tasarruf hakkı kalmadığı açıktır. Diğer taraftan, yukarda değinilen TMK'nun 612. maddesi uyarınca tek mirasçı olan borçlu ... ... ... tarafından reddedilen kök murislerin mirasının sulh mahkemesince tasfiye hükümlerine göre tasfiyesi gerekmektedir. Ancak söz konusu tasfiye işlemi yapılmadan şikayetçilerin, kök muristen intikal eden taşınmazların bir kısmını 03.....2015, bir kısmını da 04.....2015 tarihlerinde tapuda kendi adlarına intikal yoluyla tescil ettirdikleri görülmüştür. Bu durumda; resmi tasfiye prosedürü tamamlanmadığından ve borçlu ... ... ...'ın borcu sebebiyle kök murislere ait olan şikayete konu taşınmazlarda adı geçene intikal edecek hisseye haciz tarihi; bir kısım taşınmazlar yönünden 31.....2015, bir kısım taşınmazlar yönünden 01.....2015 ve bir kısmı yönünden de 08.....2015 olup, taşınmazların şikayetçiler adına tapuda tescil tarihi ise 03.....2015 ve 04.....2015 olduğundan, şikayetçilere taşınmazların üzerlerindeki hacizlerle birlikte intikal ettiği anlaşılmakla, bu aşamada hacizlerin kaldırılması mümkün değildir.
O halde mahkemece, şikayetin yukarda yazılı gerekçelerle reddi gerekirken, "borçlu ... ... ...'ın öldüğü, mirasçılarının ... ... ile ... ... olduğu ve onlar tarafından da mirasın reddedildiği, taşınmazların ... ... ...'a ait olduğu, takibin kesinleşmediği" gibi dosya kapsamına uygun olmayan açıklamalarla ve şikayete konu hacizden ve taşınmazların şikayetçiler adına tapuya tescilinden sonraki bir tarihte verilmesi sebebiyle şikayetin sonucuna etkili olmayan ... .... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2015/475 Esas sayılı dosyasından verilen ihtiyati tedbir kararına dayanılarak sonuca gidilmesi isabetsiz ise de; sonuçta istem reddedilmiş olmakla sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir.
HÜKÜM: Şikayetçilerin temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK'nun 366. ve HUMK'nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), alınması gereken 31,40 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, ilamın tebliğinden itibaren ... gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/09/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 8. HD. 10.01.2018 T. E: 2015/15797, K: 177 Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. Borçlu vekili, Tekirdağ 1. İcra Dairesi’nin 2009/5875 Esas sayılı dosyasında 17/06/2014 tarihinde tarafına gönderilen muhtıranın adreste bulunamama nedeniyle tarafına ulaşmadığını, ödeme emrinde 142.420.59 TL ödenmeyen nafakanın bulunduğunun bildirildiğini, ancak kendisinin böyle bir borcu bulunmadığını belirterek takibin durdurularak borcun yeniden hesaplanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davalı tarafın yapılan ödemelerin nafaka amaçlı olmadığını iddia ve ispat etmediği gerekçesi ile borçlunun takipten sonra yapmış olduğu ödemeler de hesaba katılmış, takibe dayanak ilamın gerekçe kısmında her üç nafaka alacaklısı için eşit nafaka taktir edildiği, daha doğrusu bu yöndeki protokolün tasdik ...
Yorumlar
Yorum Gönder