Aile konutuna eş rızasında geçerlilik şekli bulunmamaktadır. Eş rızası sözlü olarak dahi verilebilir.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2018/1075
K. 2018/2651
T. 26.2.2018
• İPOTEĞİN KALDIRILMASI ( 4721 S.K. 194. Md.'sine Dayalı - Mahkemece Davaya Konu Taşınmazın İpotek İşlemi Tarihinde Aile Konutu Olup Olmadığı Yönünden Her Hangi Bir Araştırma Yapılmaksızın Hüküm Kurulduğu/Mahkemece Tarafların Gösterdikleri Deliller Kapsamında Davaya Konu Taşınmazın İpotek İşlem Tarihinde Aile Konutu Olup Olmadığı Belirlendikten Sonra Toplanan Diğer Delillerle Hep Birlikte Değerlendirilerek Sonuca Göre Bir Karar Verileceği )
• TAŞINMAZIN AİLE KONUTU OLDUĞU İDDİASINA DAYALI İPOTEĞİN KALDIRILMASI TALEBİ ( Mahkemece Davaya Konu Taşınmazın İpotek İşlemi Tarihinde Aile Konutu Olup Olmadığı Yönünden Her Hangi Bir Araştırma Yapılmaksızın Hüküm Kurulmasının İsabetsizliği )
• BANKA TARAFINDAN YAPILAN İPOTEK İŞLEMİNE AÇIK RIZA BULUNMAMASI ( İpoteğin Kaldırılması - Tarafların Gösterdikleri Deliller Kapsamında Davaya Konu Taşınmazın İpotek İşlem Tarihinde Aile Konutu Olup Olmadığı Belirlendikten Sonra Toplanan Diğer Delillerle Hep Birlikte Değerlendirilerek Sonuca Göre Bir Karar Verilmesi Gereği )
4721/m.194
Dava, Türk Medeni Kanununun 194. maddesine dayalı ipoteğin kaldırılmasına ilişkindir.
Türk Medeni Kanunun 194. madde hükmü ile eşlerin fiil ehliyetine getirilen sınırlama aile konutuna şerhin konulması ya da konulmaması koşuluna bağlanmadığı gibi işlem tarafı olan üçüncü kişinin iyi niyetli olup olmamasının da herhangi bir önemi bulunmamaktadır.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, "Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutun devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi "konulmuş olmasa da' eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır.
Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira davaya konu taşınmaz şerh konulmasa dahi aile konutudur. Eş söyleşiyle şerh konulduğu için aile konutu olmamakta aksine aile konutu olduğu için şerh konulabilmektedir. Bu sebeple aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh "kurucu" değil açıklayıcı" şerh özelliğini taşımaktadır.
Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, "emredici" niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak "belirli olan" bir işlem için verilebilir.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunun 193. hükmü ile eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle olan hukuki işlemlerinde özgürlük alanı tanınmış olmakla birlikte Türk Medeni Kanununun 194. madde hükmü ile eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek eşlerin hukuki işlem özgürlüğü, "aile birliğinin korunması" amacıyla sınırlandırılmıştır. Buna göre, eşlerden biri diğer eşin açık rızası bulunmadıkça" aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu cümleden hareketle, aile konutunun maliki olan eş, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun ipotek edilmesi gibi tek başına" bir hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma "ancak diğer eşin açık rızası alınarak" yapılabilir.
Türk Medeni Kanununun 194. maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bu sebeple söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak dahi verilebilir. Ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin "açık" olması gerekir.
Her ne kadar ipotek doğrudan doğruya aile konutundan faydalanma ve oturma hakkını engellemiyorsa da, hak sahibi eşin kötü niyetli ve muvazaalı işlemleri ile aile konutunun elden çıkarılma tehlikesi sebebiyle ipotek işlemine diğer eşin "açık rızası" şarttır.
Somut olayda, davacı eş davaya konu 9356 ada 6 parsel sayılı 4 numaralı taşınmazın aile konutu olduğunu ve taşınmaz üzerine davalılardan banka tarafından konulan 30.12.2005 tarihli ipotek işlemine açık rızasının bulunmadığını iddia ederek ipoteğin kaldırılmasını talep etmiş davalılardan banka ise davaya konu taşınmazın ipotek işlemi tarihinde aile konutu olmadığını savunmuştur. Mahkemece davaya konu taşınmazın ipotek işlemi tarihinde aile konutu olup olmadığı yönünden her hangi bir araştırma yapılmaksızın hüküm kurulmuştur. O halde; mahkemece, tarafların gösterdikleri deliller kapsamında davaya konu taşınmazın ipotek işlem tarihinde aile konutu olup olmadığı belirlendikten sonra yukarda açıklanan ilkeler doğrultusunda toplanan diğer delillerle hep birlikte değerlendirilerek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istenmesi halinde yatırana iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 26.02.2018 ( Pzt. )
Yorumlar
Yorum Gönder