Ana içeriğe atla

Süresi içerisinde satış talep edilerek avans yatırılması halinde, kıymet taktir raporu düzenlenmemiş olsa bile haciz geçerlidir.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2014/12-802

K. 2016/495

T. 6.4.2016

KARAR : Talep, ihalenin feshi istemine ilişkindir.

Davacı vekili, Bakırköy 15. İcra Müdürlüğünün 2012/2443 esas sayılı dosyasıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takip sebebiyle 2937 ada 30 parsel numaralı taşınmazın ihale ile satışının yapıldığını, kendisinin de alacaklı olduğu İstanbul 3. İcra Müdürlüğünün 2009/7598 esas sayılı dosyasında aynı taşınmaz üzerine haciz konulduğunu, satış gününün kendisine usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini belirterek, ihalenin feshine karar verilmesini istemiştir.
Davalı V... İplik San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili, İstanbul 3. İcra Müdürlüğünün 2009/7598 esas sayılı dosyasında gayrimenkul üzerine 06/03/2009 tarihinde ihtiyati haciz konulduğunu, 2 yıllık zamanaşımı süresinde satış talebinde bulunulmadığı için haczin düştüğünü, satış gününün davacıya usulüne uygun tebliğ edildiğini belirterek, davanın reddi ile % 10 tazminata mahkum edilmesini istemiştir.
Diğer davalılar, cevap vermemişlerdir.
Yerel mahkemece, İİK'nun 134. maddesi gereğince ihalenin feshi davası açma hakkının satış isteyen alacaklıya tanındığı, şikayetçinin takip alacaklısı olduğu dosyada taşınmaza haciz konulduğu, ancak kıymet taktiri yapılmadan satış talebinin usule aykırı olduğu gerekçesi ile icra müdürlüğünce reddedildiği, bu durumda takip alacaksının usulüne uygun bir satış talebinde bulunmadığı anlaşıldığından davacının ihalenin feshi davası açma hakkının olmadığı gerekçesi ile davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarda başlık bölümünde yazılı gerekçeyle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir.
Direnme kararını, davacı vekili temyize getirmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının, ihalenin feshi davası açma hakkının ( aktif husumet ehliyetinin ) bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasında, öncelikle ihalenin feshini isteyebilecek olanlar ile satış isteme süresi üzerinde durulması gerekmektedir:
2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 134/2. maddesinde;
“İhalenin feshini, Borçlar Kanunu'nun 226. maddesinde yazılı sebepler de dahil olmak üzere yalnız satış isteyen alacaklı, borçlu, tapu sicilindeki ilgililer ve pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenler, yurt içinde bir adres göstermek koşuluyla icra mahkemesinden şikayet yolu ile ihale tarihinden itibaren 7 gün içinde isteyebilirler”
hükmüne yer verilmiştir.
Görüldüğü üzere, maddede ihalenin feshini isteyebilecek olanlar sınırlı olarak sayılmıştır. Bunlar; satış isteyen alacaklı, borçlu, tapu sicilindeki ilgililer ve pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenlerdir.
İİK'nun ''talep için müddetler'' başlıklı 106/1. maddesinin uyuşmazlığa uygulanması gereken 02.07.2012 tarihli 6352 Sayılı Kanun'un 21. maddesiyle değiştirilmeden önceki haline göre;
“Alacaklı haczolunun mal taşınır ise hacizden nihayet bir sene ve taşınmaz ise nihayet iki sene içinde satılmasını isteyebilir.” Bu hükümde açıkça yazılı olduğu üzere satış isteme süresi kesin hacizden sonra işlemeye başlamakta olup, sürenin durmasına yol açan bir sebep bulunmadığı takdirde bu süre iki yıldır. Süresinde satış istememenin sonuçları yine aynı Kanun'un “Haczin kalkması” başlıklı 110. maddesinde; “Bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmez veya talep geri alınıp da bu müddet içinde yenilenmezse o mal üzerindeki haciz kalkar.” şeklinde açıklanmıştır.
İİK'nun 106. maddesinde düzenlenen süreler içinde hacizli bir malın satışı istenmezse, o mal üzerindeki haciz kalkar. Satışın süresi içinde istenmesine rağmen bu süre içinde gayrimenkulün satılmamış olması haczin düşmesini gerektirmez.

Satış talebinde bulunmak özel bir şekle bağlı değildir. Alacaklı yazılı veya sözlü olarak satış isteyebilir. Satış talebi haczi koyduran icra dairesine yapılır. Satış talebinde bulunan alacaklının, satış giderlerini peşin ödemesi gerekir, aksi takdirde satış talebinde bulunmamış sayılır.

Bu genel açıklamaların ışığında somut olaya gelince, satışa konu taşınmaz İstanbul 3. İcra Müdürlüğünün 2009/7598 esas sayılı dosyası sebebiyle 06.03.2009 tarihinde haczedilmiş, alacaklı vekili tarafından İİK'nun 106. maddesinde belirtilen iki yıllık süre dolmadan 27.12.2010 tarihinde taşınmazın satışı talep edilmiş, ancak icra müdürlüğünce satış talebi şartları oluşmadığı gerekçesi ile talebin reddine karar verilmiştir. Nevarki icra müdürlüğünce satış talebi reddedildikten sonra aynı tarihte satış avansının alınmasına şeklinde karar verilmiş ve alacaklı tarafından 27.12.2010 tarihinde 100 TL avans yatırılmıştır. Bu durumda yerel mahkemece; alacaklı tarafından süresinde satış talebinde bulunulup, satış avansı yatırıldığından İİK'nun 110. maddesi gereğince ihale tarihinde taşınmaz üzerindeki haczin devam ettiği ve davacının İİK'nun 134/2 maddesi gereğince tapu sicilindeki ilgili kapsamında kaldığı gözetilmek suretiyle, işin esasına girilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın husumetten reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, Özel Daire bozma ilamında ve yukarda belirtilen gerekçelerle Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu sebeple direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile; direnme kararının yukarda belirtilen ilave gerekçe ve Özel Daire bozma ilamında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istenmesi halinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, 06.04.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bakiye borç muhtırasına itiraz - İİK md 33/2 uyarınca süresiz şikayete tabi olduğu

YARGITAY 8. HD. 10.01.2018 T. E: 2015/15797, K: 177 Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. Borçlu vekili, Tekirdağ 1. İcra Dairesi’nin 2009/5875 Esas sayılı dosyasında 17/06/2014 tarihinde tarafına gönderilen muhtıranın adreste bulunamama nedeniyle tarafına ulaşmadığını, ödeme emrinde 142.420.59 TL ödenmeyen nafakanın bulunduğunun bildirildiğini, ancak kendisinin böyle bir borcu bulunmadığını belirterek takibin durdurularak borcun yeniden hesaplanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davalı tarafın yapılan ödemelerin nafaka amaçlı olmadığını iddia ve ispat etmediği gerekçesi ile borçlunun takipten sonra yapmış olduğu ödemeler de hesaba katılmış, takibe dayanak ilamın gerekçe kısmında her üç nafaka alacaklısı için eşit nafaka taktir edildiği, daha doğrusu bu yöndeki protokolün tasdik ...

Takip talebinde borçlunun T.C. Kimlik numarasının bulunmaması halinde icra müdürlüğü tarafından alacaklıya süre verilmelidir.

YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ E. 2015/27668  K. 2016/4500 T. 18.2.2016 KARAR :  Alacaklı tarafından borçlu... hakkında genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine başlandığı, takip talebinde borçlunun T.C. kimlik numarasının belirtilmediği, icra müdürlüğünce yapılan araştırma sonucu tespit edilen T.C. kimlik numarasına göre çıkarılan ödeme emri tebligatının bila tebliğ iade edilmesi üzerine, alacaklı vekilinin belirlenen kimlik numarasının borçluya ait olmayıp yanlış olduğunu belirterek, yeni kimlik numarası ibrazla buna göre yeniden ödeme emrinin tebliğe çıkarılması talebinin icra müdürlüğünce reddedildiği, alacaklının memurluk işleminin iptali talebi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetin reddedildiği anlaşılmıştır. Somut olayda, alacaklı tarafından takip talebinde borçlunun adının doğru olarak yazıldığı ancak T.C. kimlik numarasının bildirilmediği görülmüştür. Bu durumda icra müdürlüğünce alacaklıya borçlunun T.C. kimlik numarasını tamamlaması süre v...

Kamu düzenine aykırı işlemlerin süresiz şikayete konu olacağı.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU'NUN 10.11.2020 TARİH, 2017/8-2833 Esas 855 Karar 1. Taraflar arasındaki "şikâyet” isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, Muğla İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen takibin iptaline ilişkin karar alacaklılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına direnilmiştir. 2. Direnme kararı alacaklılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. 3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü: I. İNCELEME SÜRECİ Borçlu İstemi: 4. Borçlu vekili 28.09.2015 tarihli şikâyet dilekçesinde; alacaklı tarafından başlatılan ilâmlı icra takibine dayanak Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.07.2015 tarihli ve 2014/202 E., 2015/463 K. sayılı ilâmında 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)'nun şahsın hukuku babında düzenlenen kişilik haklarına saldırı sebebiyle manevi tazminata hükmedildiğini, aile ve kişiler hukukuna ilişkin hükümler k...